DOLAR

38,7786$% 0.39

EURO

43,8944% 0.27

STERLİN

51,6488£% 0.37

GRAM ALTIN

4.142,72%0,97

ONS

3.324,08%0,58

BİST100

9.390,51%1,20

Edirne HAFİF YAĞMUR 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
admin

admin

07 Mayıs 2025 Çarşamba

DİĞER YAZARLARIMIZ

UZUNKÖPRÜ OSB’DE TARİHİ GÜN: İLK TAHSİSLER YAPILDI

UZUNKÖPRÜ OSB’DE TARİHİ GÜN: İLK TAHSİSLER YAPILDI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Atatürk OSB’de ilk yer tahsisi beş dönüm ile Uzunköprü’lü girişimci Süha Şenbaş’ın ŞENBAŞI Gıdaya verildi..
Uzunköprü Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) beklenen adım atıldı. 1.000 dönümlük alanda kurulacak OSB’nin ilk etabında yer alan 510 dönümlük yatırım alanının 50 dönümü, törenle resmen yatırımcılara tahsis edildi.
Törene Edirne Valisi Yunus Sezer, Uzunköprü Kaymakamı Onur Kökçü, AK Parti Milletvekili Fatma Aksal, Belediye Başkanı Ediz Martin ve protokol üyeleri katıldı.
Vali Sezer, OSB projesinin rekor hızla ilerlediğini belirterek, “Bir yıl içinde altyapı ihalesine geldik. Bundan sonra katma değerli yatırımlara öncelik verilecek” dedi.
İlk Tahsisler: 4 Firma 50 Dönüm Aldı
Bugün imzalanan protokolle şu firmalar tahsis aldı:
•⁠ ⁠TİRON AŞ (Çinli yatırım, Türkiye ortağı: Ekin Makineleri)
•⁠ ⁠Şenbaşı Gıda (Edirne merkezli yerli yatırımcı)
•⁠ ⁠Aytol Plastik (Yatırımcı: Murat Kemal Şahin)
Ayrıca İpsala OSB’de de Rençbel Gıda’ya ayrı bir tahsis yapıldı.
Yatırım Sevinci, İş Gücü Endişesi
OSB’nin sağlayacağı ekonomik katkı memnuniyetle karşılanırken, Uzunköprü’de en çok konuşulan konu iş gücünün nereden temin edileceği. Yerli istihdam beklentisi yüksek, dışarıdan işçi getirileceği ihtimali ise kaygı yaratıyor.
Manisa’daki Çinli yatırım örneği (2.500 işçi ve aileleri) benzeri bir sürecin Uzunköprü’de de yaşanmasından endişe ediliyor.
Temsil Gücü Yüksek Müteşebbis Heyet
Uzunköprü OSB yönetiminde; Uzunköprü Belediyesi (4), Ticaret ve Sanayi Odası (2), Ticaret Borsası (2) olmak üzere güçlü bir yerel temsil yapısı bulunuyor.
Teşekkür ve Takip Sözümüz
Vali Sezer başta olmak üzere katkı sunan herkese teşekkür ediyoruz. Yeni Adalet olarak, yatırımların halkın yararına gelişmesi için sürecin takipçisi olacağız.

Devamını Oku

3 Mayıs Türkçülük Günü Uzunköprü’de Coşkuyla Kutlandı

3 Mayıs Türkçülük Günü Uzunköprü’de Coşkuyla Kutlandı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzunköprü Türk Ocakları Derneği tarafından düzenlenen 3 Mayıs Türkçülük Günü, anlamlı etkinliklerle ve geniş katılımla kutlandı.

Kutlamalar, saat 17.30’da Kırkkavak Köyü’nde bulunan Türk Akıncı Beyi Gazi Turhan Bey Külliyesi’ne yapılan ziyaretle başladı. Burada okunan hatimlerin ardından dualar edildi. Vakıf geleneği yaşatılarak 250 kişilik pilav ikramı yapıldı; yoğun katılım nedeniyle pilav kısa sürede tükendi.

Günün ikinci bölümü saat 19.00’da Uzunköprü Meslek Yüksekokulu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene AK Parti, MHP ve İYİ Parti ilçe başkanları ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda davetli, dernek üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Türk Ocakları Uzunköprü Şube Başkanı Murat Selvi, 20 kişilik ekibiyle yaklaşık bir aylık hazırlık süreci sonunda bu anlamlı etkinliği düzenlediklerini belirtti. Selvi’nin konuşması salonda uzun süre ayakta alkışlandı.

Etkinlikte ayrıca ortaokul ve lise öğrencileri arasında düzenlenen Türkçülük konulu şiir ve makale yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri takdim edildi.

Uzun yıllar Türk Ocakları Uzunköprü Şube Başkanlığı yapan ve aynı zamanda gazetemizin başyazarı olan Ahmet Acaroğlu’nun Türkçülük üzerine yaptığı konuşma, davetliler tarafından büyük bir ilgiyle dinlendi.

Gecenin sürprizi ise Çanakkale Belediyesi Mehter Takımı’nın konseriydi. Her eseri büyük alkış alan Mehter Takımı, final parçasının ardından ayakta alkışlandı.
Program, Türk Ocakları’nın genç üyesi Hasan Efe Yüksel’nin çaldığı “Dombra” ile sona erdi.

Devamını Oku

“Abe Rıfat, sülesene ne oldu büle?” ODADA BAŞ BAŞA: UZUNKÖPRÜ ZİYARETİNE SESSİZLİK DAMGA VURDU

“Abe Rıfat, sülesene ne oldu büle?” ODADA BAŞ BAŞA: UZUNKÖPRÜ ZİYARETİNE SESSİZLİK DAMGA VURDU
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kapalı kapılar, yanıtsız sorular; kamuoyunda rahatsızlık yarattı.

Dünya Odalar Federasyonu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun geçtiğimiz Cumartesi günü gerçekleştirdiği Uzunköprü ziyareti, içerikten çok dışarıda bırakılanlarla ve verilen sınırlı görüntüyle dikkat çekti. Ziyaret, yalnızca Ticaret ve Sanayi Odası’nın (UTSO) yönetim ve meclis üyeleri, Kadın Girişimciler Kurulu ve Genç Girişimciler Kurulu üyeleriyle sınırlı tutuldu. İlçedeki oda ve borsa eski başkanları, yöneticileri, iş insanları ve yerel basın bu önemli buluşmaya davet edilmedi.
KAPALI KAPILAR ARDINDA SORULAR
Toplantının kapalı kapılar ardında gerçekleşmesi, kamuoyunda “Neden gizli?”, “Ne konuşuldu?” ve “Kimin için, kimle?” sorularını gündeme taşıdı. Bu tür ziyaretlerde şeffaflık ve kapsayıcılık ilkelerinin öne çıkması beklenirken, önemli yerel aktörlerin dışarıda bırakılması düşündürücüydü. Uzunköprü’de herkesin sözü olmalıydı, ancak bu sefer bazı seslerin duyulması istenmedi.
SÖNÜK KARŞILAMA, EKSİK TEMSİL
UTSO binası önünde düzenlenen karşılama töreni ise geçmiş yıllara göre oldukça sönüktü. Karşılama, Ticaret Odası ve Ticaret Borsası’ndan yalnızca sınırlı sayıda temsilciyle gerçekleşti. Ticaret Borsası yalnızca bir yönetim kurulu üyesi, bir meclis üyesi ve genel sekreterle temsil edildi. UTSO Meclis Başkanı Hüseyin Aksoy’un yurtdışında, Başkan Egemen Aslan’ın ise göz operasyonu nedeniyle İstanbul’da olduğu öğrenildi. Uzunköprü Belediyesi’ni ise sadece birkaç meclis üyesi temsil etti. Bu da ziyaretin eksik ve dar bir katılım ile gerçekleştiğini gösteriyor.
OSB GÜNDEME GELDİ, AÇIKLAMA GELMEDİ
Toplantıda UTSO Başkanı, Uzunköprü’de kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) hakkında bilgi verirken, UTSO’nun yeni hizmet binasını da tanıttı. Ancak TOBB Başkanı’nın bu kritik konuda herhangi bir açıklama yapmamış olması, ziyaretin içerik açısından ne kadar verimli geçtiğine dair soru işaretleri doğurdu. OSB gibi önemli bir konu, Uzunköprü’nün geleceği adına ciddi bir fırsatken, Hisarcıklıoğlu’nun görüşlerinin paylaşılmaması dikkat çekici.
BASINA YİNE YER YOKTU
Toplantıya yerel basının davet edilmemesi, aynı gün İpsala’da yapılan UMAT toplantısında da benzer şekilde basının dışarıda bırakılmasıyla birlikte değerlendirildiğinde, TOBB Başkanı’nın son dönemde basından özellikle uzak durduğu yorumlarına neden oldu. Böyle stratejik önemdeki bir ziyaretin basınla paylaşılmaması, bilgi akışını kısıtlamakla kalmayıp, kamuoyunun da güvenini sarsar. Uzunköprü halkı, bu ziyaretten daha fazla bilgi edinme hakkına sahipti.
VEFASIZLIK ELEŞTİRİSİ
Ziyaret sırasında TOBB Başkanı’nın, 2001 yılından bu yana tanıdığı eski UTSO başkanları İbrahim Akalın ve Ercan İhtiyaroğlu ile Ticaret Borsası eski Başkanları Şevki Alanya ve Rahmi Eren gibi isimleri hatırlamaması ve onlara bir selam dahi göndermemesi, Uzunköprü kamuoyunda “vefasızlık” eleştirilerine yol açtı. Bu ziyarette, 2008’deki Ergene Nehri kirliliğine dikkat çekme ve çözüm sözü verme hatırlatmaları yapılırken, bu yıl Ergene’nin gündeme gelip gelmediği bilinmiyor. Eğer basın davet edilseydi, kamuoyunun merak ettiği bu sorular da mutlaka gündeme gelecekti.
YENİ OKUL VURGUSU, ANCAK DERİN SESSİZLİK SÜRÜYOR
Ziyaret sırasında Hisarcıklıoğlu, Uzunköprü’de yapılması planlanan yeni okul projesine değindi ve bunun ülkenin geleceğine yapılan bir yatırım olduğunu belirtti. Ancak bu açıklama dışında proje detaylarına girilmedi ve kamuoyuna herhangi bir bilgilendirme yapılmadı. Kısıtlı katılımla gerçekleştirilen bu ziyaret, Uzunköprü’de önemli bir fırsatın kaçırıldığını düşündürttü.
BİR YEREL ZİYARETİN ANLAMINI UNUTMAYALIM
Uzunköprü’ye her gün böylesine önemli bir şahsiyetin gelmesi mümkün değil. Ancak, bu gibi ziyaretlerde, ilçedeki iş insanlarının, eski oda başkanlarının, Ticaret Borsası’nın ve yerel basının görüş bildirme fırsatına sahip olması gerekir. Bu ziyaretin, Uzunköprü’nün taleplerini ve ihtiyaçlarını dile getirme açısından önemli bir fırsat olduğu açıktı. Peki, neden görüşemedik? Uzunköprü’nün geleceği için bu kadar önemli bir ziyarette, ilçedeki pek çok ses neden duyulmadı? Bu sorular, kamuoyunda uzun süre tartışılacak gibi görünüyor.

 

Devamını Oku

TÜRKÇÜLÜK GÜNÜNÜN ARDINDAN…

TÜRKÇÜLÜK GÜNÜNÜN ARDINDAN…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

3 MAYIS 1944 Türk milliyetçileri için önemli bir tarihtir. Bu tarih tek parti iktidarının siyasal popülizmine ve II.Dünya Savaşı’nın seyri Rusya lehine gelişince sola savrulmasına bir başkaldırıdır. Sovyet yayılmacılığı bölge ülkelerini tedirgin etmeye başladığında iktidarın yalpalamasını çok yadırgamasak bile milliyetçi aydınlara reva görülen baskı ve işkenceleri kabul etmek ve unutmak mümkün değildir.
Savaşın seyrine göre yön değiştiren iktidar Nazi Almanyasından uzaklaşıp, sosyalist Rusya’ya şirinlik yapmaya başlayınca,aydınlar da komünist ideolojiye yönelmeye ve Rusya’ya övgüler düzmeye başlamışlardı.İktidardaki CHP önemli görevlere sosyalist düşünceli kişileri atamaya başlayınca Hüseyin Nihal Atsız çıkardığı ORKUN dergisinde Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na iki mektup yazar. İkincisinde Sabahattin Ali’nin komünist fikirler taşıdığını ve vatan haini olduğunu belirterek Milli Eğitim bakanı Hasan Ali Yücel’in görevden alınmasını ister.

Aslında o günlere gelinceye kadar Başbakan da,iktidar mensupları da açık açık TÜRKÇÜ olduklarını dile getirirken gelişen konjoktüre göre politikada makas değiştirirler. Sabahattin Ali Atsız’ahakaret davası açar. 3 Mayıs’taki ikinci duruşmada üniversiteli gençler mahkeme salonuna alınmayınca Ulus’a doğru sloganlar atarak yürüyüşe geçerler. Hükümetin emriyle gençlere şiddet uygulanarak nezarete götürülürler.Tutuklamalar başlar. Atsız ve Atsız’a yoldaş olanlar hapse atılıp, akıl almaz işkencelere muhatap olurlar. 65 oturum süren “IRKÇILIK-TURANCILIK” davası sonunda hepsi beraat ederler. Onların içerde, ailelerinin dışarıda çektiği ıstırap ve çileler yanlarına kar kalır.Türk milleti sağ olsun diyecek kadar bu millete adanmış ruhlardı onlar. Onlar Türk milletinin bekası için her şeyi göze alan yiğitlerdi.
Her 3 Mayıs , onların hatırasını canlı tutmanın, iktidarda olanlara Cumhuriyetin kurucu değerlerinin en başında TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ’nin olduğunu yeniden hatırlatmanın vesilesidir.
Bir çok milliyetçi kurum ,dernek ve siyasi parti bu tarihte önemli anmalar tertiplerler. Uzunköprü Türk Ocağı’nın düzenlediğiprogram da çok güzel,Ocak başkanı değerli kardeşim Murat Selvi’nin gönüllerimizi ısıtan,duygularımızı dalgalandıran konuşması da çok özeldi. Çanakkale Mehter Takımı ayakta alkışlandı. Hasan Efe Yücel kardeşimizin dombra dinletisi ilgiyle izlenirken,Ozan Ethem’in konseri gençleri coşturdu. Kompozisyon yarışmalarında ödül alan çocuklar sanırım bu geceyi ömür boyu unutmayacaklar,hayatları boyunca TÜRK olmanın gururunu yaşayacaklardır.
Gündüz Kırkkavak köyünde medfun Mora fatihi Gazi Turhan Bey’in türbesini ziyaret eden ve vakıf geleneğini yaşatarak etli pilav ikramında bulunan Türk Ocağımızın yöneticilerine ,türbede Kuran tilaveti ve duada görevli Mustafa ve Necmi Hocalarımıza teşekkür ediyorum.

Sayın Muhtarım, ev sahibi olarak programa katılman ne güzel olurdu. Ama sen katılmayacağını, Uzunköprü belediyesinin ay sonunda yapacağı törende yer alacağını söylemişsin.
Türklük için gaza meydanlarında inanılmaz gayretler gösteren Turhan Bey ceddimizin mescidinde namaz saatini beklerken hep seni düşündüm. Davete katılıp katılmamak elbette senin bileceğin iş. Ama o mescidi temiz tutmak, hiç değilse turist kafileleri geldiğinde veya bir derneğin programı olduğunda özen gösterip temizletmek senin görevin değil midir?
Vakıflara ait bir eserde biz izinsiz iş yapamayız demişsin. Tamer Bey, sen define kazısı yapmıyorsun. Duvarlardaki örümcek ağlarını aldırıp, halıyı süpürteceksin. Temizlik için izin almaya gerek var mı sayın Muhtarım? O tahrip edilmiş mescit ve mezbelelik olmuş türbenin ayağa kaldırılması,restore edilip ziyaretgah haline getirilmesi için ne mücadeleler verildiğini sen de bilirsin. Sana on dakikalık bir temizlik mi angarya geliyor? İnan ki ziyaretçilerin konuşmalarına tanık olunca senin adına ben utandım.
Tamer Bey Türk Ocağı’nı 2016 tarihinde ikinci defa biz açtık. İlk defa 1927 yılında açılmış. Bugün İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılan bina TÜRK OCAĞI binasıdır. Atatürk’ün izni ve desteği ile hayat bulmuştur. Bilmiyor olabilirsin ama, bu derneğin siyasetle iştigali de tüzük gereği yasaktır. Bu şanlı Ocak, Cumhuriyeti kuranların kutsal ocağıdır. Korkmaya gerek yok sayın Muhtarım.

Devamını Oku

İsviçre Çakısı Gibi Bir Ömür: Fotoğraftan Yayıncılığa, Siyasete Uzayan Çok Yönlülük Hikayesi

İsviçre Çakısı Gibi Bir Ömür: Fotoğraftan Yayıncılığa, Siyasete Uzayan Çok Yönlülük Hikayesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hayat, tıpkı bir fotoğraf makinesinin objektifi gibi, bazen bizi bir detaya odaklar, bazen de geniş bir manzarayı kucaklamamızı sağlar. Benim de bu hayattaki yolculuğum, işte o ilk deklanşör sesiyle başladı. Henüz 14 yaşındayken tutkuyla bağlandığım fotoğrafçılık, sadece bir hobi değil, dünyaya farklı bir gözle bakmamı sağlayan ilk ustamdı.
Ancak hayat, tek bir kareyle sınırlı kalmayacak kadar geniş ve sürprizlerle dolu. Kendi işletmemizde, o mürekkep kokulu matbaa dünyasına adım attım. Önce o zahmetli elle yazı dizme işiyle tanıştım, harflerin tek tek dansı gibiydi. Sonra teknoloji çağı kapımızı çaldı ve bilgisayarın atası denilen Entertip ile büyülenerek tanıştım. İşte o an, baskının sadece bir zanaat değil, aynı zamanda bir inovasyon alanı olduğunu da keşfettim.
Bu keşif beni daha da cesaretlendirdi. İlçemize ilk ofset makinelerini getirerek yepyeni bir soluk, yepyeni bir renk kattım yayıncılık dünyasına. Gazeteler artık sadece siyah beyaz değil, hayatın tüm canlılığını sayfalarına taşıyordu. Ama benim merakım ve enerjim bununla da sınırlı kalmadı. Karasal yayıncılık yapan bir televizyon ve bir radyo kurarak, sesin ve görüntünün gücünü, toplumsal iletişimdeki o büyülü etkisini bizzat deneyimledim.
Müzik ise hayatımın ayrı bir tutkusu oldu. Yıllarca o notaların arasında kayboldum, sahne hayatının o coşkusunu, o doğrudan insan etkileşimini çok sevdim. Her bir melodi, her bir ritim, farklı bir duyguyu, farklı bir hikayeyi anlatıyordu sanki.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, tüm bu farklı yolların, tüm bu ayrı deneyimlerin birleşerek beni adeta bir “İsviçre çakısı”na dönüştürdüğünü görüyorum. Fotoğrafın o keskin bakış açısı, matbaanın o titizliği, gazeteciliğin o sorumluluk bilinci, televizyon ve radyonun o geniş kitlelere ulaşma gücü, müziğin o evrensel dili… Hepsi bir araya gelince, farklı durumlar karşısında farklı “bıçakları” açabilen, çok yönlü bir insan ortaya çıkıyor.
Bu çok yönlülük beni hayatın farklı alanlarına da taşıdı. Aktif siyasete 1978 yılında genç yaşta adım attım. Bu süreçte şehrime hizmet etme arzusuyla 2004 yılında belediye başkanlığı için mücadele ettim ve 2007 yılında da milletvekili adayı olarak bölgemin sesi olmaya çalıştım. Siyaset, farklı insanlarla bir araya gelmek, toplumsal sorunlara çözüm üretmek için bambaşka bir “bıçak” oldu hayatımda.
Peki, şimdi bu “İsviçre çakısı” benzetmesi nasıl ortaya çıktı diye düşünüyorsunuzdur belki. Birkaç ay önce, değerli gazeteci kardeşim İlker Ayvacı’ya yeni yazdığım sözlerini ve bestelediğim bir şarkıyı göndermiştim. Şarkıyı dinledikten sonra bana öyle güzel bir şey söyledi ki, “Abi,” dedi, “her şeyde varsın, her işin de hakkını veriyorsun. Sen tam bir İsviçre çakısı gibisin!” İşte bu sözler, bu yazının yazılmasına vesile oldu.
Bu satırları, bana “İsviçre çakısı gibisin” diyerek bu yazıyı hazırlamama öncelik eden değerli gazeteci kardeşim İlker Ayvacı’ya ithaf ediyorum. Uzunköprü’nün sesi benden sonra onun güçlü kaleminden yükselecek. Biraz daha zaman lazım. Mevlana Celaleddin Rumi ne demiş “ “Hamdım, Piştim, Yandım”

Devamını Oku